Sosyal Medya

Makale

Türkiye’nin güvenlikli bölge planı

Rusya, Azez'de okul ve hastaneyi vurdu.


Kimse çıkıp Rusya'ya “Niye vurdun” demedi.
Ama Türkiye, YPG'yi vurunca, ABD'nin etekleri tutuştu.


Rusya'ya kuzu, Türkiye'ye şahinler.
ABD'nin PYD konusunda yaptığı çaÄŸrı Ankara'da tam bir hayal kırıklığına neden oldu.
Ankara'yı ABD'ye bu denli tepkili görmemiştim.
PYD ile Türkiye sanki iki ayrı meşru güçmüş gibi.

Bu durum Türkiye'nin, ABD ile El Kaide'yi aynı kefeye koymasına benziyor.
O takdirde ABD ile El Kaide de eşit iki meşru güç olarak görülmeli.

ABD bunu kabul eder mi?
ABD bu işi tamir etmezse, Ankara'dan daha üst düzeyde bir restle karşılaşabilir.

Bir süredir Türkiye'nin kararlılığı test edilmeye çalışılıyor.



O nedenle BaÅŸbakan DavutoÄŸlu'nun, ”Azez'in düşmesine izin vermeyeceÄŸiz” sözü önemli.


Türkiye bir süre önce PYD'nin Fırat'ın Batısına geçmesini kırmızı çizgi” olarak ilan etmiÅŸti.



Türkiye'nin bu tavrı üzerine PYD'yi Afrin'in doğusuna geçirme planı da, karşısında Türkiye'yi buldu.

BaÅŸbakan, ”YPG, Fırat'ın Batısına geçmeyecek. Azez'e de yani Afrin'in doÄŸusuna da geçemeyecek” dedi.

Türkiye'nin kararlı tavrı üzerine bu kez Rusya algı yönetimine soyundu.
Önce Esed rejimi, Türk askerinin Suriye'ye girdiği iddiasında bulundu.
Suriye'nin iddiası en üst düzeyde, Başbakan Davutoğlu tarafından yalanlandı.
Çünkü sadece Fırtına Obüsleriyle Miniğ Hava Üssündeki YPG unsurları hedef alınmıştı.



Yetmedi Rusya bu kez, dünya savaşından söz etti. Böylece savaÅŸ denildi mi kimyası bozulan Batı kamuoyunu hedef aldı.


O açıdan BaÅŸbakan DavutoÄŸlu'nun ”SavaÅŸa giriyoruz gibi spekülasyonları gündemde tutmamak lazım. Bizim böyle bir algı operasyonuna düşmememiz lazım” ÅŸeklindeki uyarısı yerinde oldu.

BaÅŸbakan'ın “Azez'in düşmesine izin vermeyeceÄŸiz” sözünü biraz açmak istiyorum.
Azez-Tel Rıfat arası ele geçirilirse Türkiye'nin ılımlı muhalefetle bağı tamamen koparılmış olacak.
Azez ve Tel Rıfat'ın YPG'nin eline geçmesi hayat damarımızın kopması anlamında görülüyor.

Peki böyle bir tehlike var mı?
Var. Hem de tehlike kapımıza dayanmış durumda.


Azez ve Tel Rıfat düştüğü andan itibaren 400-500 bin arasındaki Suriyeli göçmenin sınırlarımıza dayanmasından endişe ediliyor.



BaÅŸbakan Yardımcısı Numan KurtulmuÅŸ, geçen hafta 600 bin mülteciden söz etmiÅŸti.


Azez ve Tel Rıfat düştüğünde 500 bin Suriyeli sınırımıza dayandığı takdirde ne yapacağız.
Sınırlarımızı açıp bu insanları içeri mi alacağız?

Batılılar, “Türkiye, Suriye sınırını açsın ama Batı sınırını kapatsın” diyor.
Bu mümkün mü?
5 yıldır 2.5 milyon Suriyeliyi barındıran Türkiye'de barajın kapakları patlamak üzere.


Türkiye'nin bu durumda üzerinde durduğu bir planı var.
Planın özü Suriyelileri, Suriye sınırlarının içinde tutma esasına dayanıyor.
Zaten bir süredir uyguluyoruz.

Ama 400-500 bin sığınmacı kapıya dayanırsa, bu uzaktan sağlanacak idari önlemlerle mümkün olmayacak.
Türkiye'nin yeni Azez Planına göre, Türk askerinin 10 kilometre kadar derinliÄŸe girip Suriye sınırlarının içinde “Güvenlikli Bölge” oluÅŸturması esasına dayanıyor.

Asker, sınırımızdan 10 kilometre içeriye girecek ve buraya gelen sığınmacılar, oluÅŸturulacak ”Güvenlikli Bölge”detutulacak.

Bunun için ABD'nin desteğinin sağlanması gerekiyor. Çünkü Türk askerinin karadan girerek 10 kilometre derinlikte oluşturacağı Güvenlikli Bölgenin ABD'nin şemsiyesi altında olması gerekiyor.
Bu tamamen insani bir durum.

Ama askeri koruma kalkanı gerektiriyor.
Sanıyorum ABD ile bu müzakere ediliyor.



Almanya BaÅŸbakanı Merkel, Suriye'de uçuÅŸa yasak bölgeyi desteklediÄŸini açıkladı.


Ama burada kilit konumunda olan ABD'nin tavrı ne olacak.



ABD, bu planı desteklemezse ne olacak?
Bir B Planı daha var. Ama sıkıntı büyük.


Ä°kinci bir nokta daha.
Rusya'nın Suriye'de operasyonlara katılmasıyla birlikte PYD'nin kontrolünün ABD'den ziyade Rusya'nın eline geçtiğine dair tespitler var.



Rusya, PYD'ye Moskova'da temsilcilik açtırdı. Ayrıca sahada PYD ile Rusya ve Esed rejimi arasında ortak iÅŸbirliÄŸi alanları kuruldu.


Paylaşacağım.

Türkiye'nin fırtına obüsleriyle vurduğu Miniğ Hava Üssünün pisti kısa bir süre önce uzatıldı. Havaalanı pisti, uçakların iniş kalkış yapabilmesi için uzatıldı.

Ayrıca burnumuzun hemen dibindeki Karkamış Uluslararası Havaalanında yine Rus görevliler tarafından tahkimatlar yapılıyor.

Kamışlı'da Rusların bir süre önce kurduÄŸu “Dinleme Ãœssü” ve Haseke'de Rusya ile PYD tarafından kurulan “Harekat Merkezi”nin varlığı biliniyor.

25 Åžubat'ta yapılacak “Cenevre 3” toplantısı öncesinde Rusya elini güçlendirmeye çalışıyor.


O nedenle Ilımlı muhalefeti hedef alan ağır bombardımanı sürdürüyor.Rusya'nın tek vurmadığı DEAŞ



Rusya, DEAŞ'la mücadele için Suriye'ye gelmişti.
DEAŞ'a yönelik tek bir operasyon yapmadı.


ABD, Suriye'de DEAŞ'la mücadele için bulunuyor.

Amerikan uçakları artık DEAŞ'a yönelik etkili bir operasyon yapmıyor.

Suriye olayı, Türkiye açısından her geçen gün daha yakıcı hale geliyor.
Suriye'nin bu hale gelmesini ABD istedi.
Suriye krizinin başlarındaydı.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye'ye gelmişti.
Suriye'nin geleceÄŸinin konuÅŸulurken, “Esed gittikten sonra kim gelecek?” diye sordu.
Suriye halkı kimi seçerse o gelecek” cevabı üzerine, ”Seçim olduÄŸu takdirde Müslüman KardeÅŸler gelir. Oysa Suriye'de Nusayriler, Hristiyan Araplar, Dürziler var” demiÅŸti.

Yine aynı tarihlerde.
Suriye'de iç savaşların başlarında, Esed'in akıbetinin tartışıldığı bir dönemde MİT ve MOSSAD yöneticileri Mısır'da bir araya geldi.
MOSSAD BaÅŸkanı Pardo, MÄ°T yöneticilerine dönerek, “Esed gittikten sonra kim gelecek? Bana bir isim verin” dedi.

MİT yöneticileri, Suriye halkı kimi ister ve seçerse onun geleceğini söylediler.


MOSSAD BaÅŸkanı Tamir Pardo, “Esed giderse Müslüman KardeÅŸler gelir. Biz bunu istemeyiz” karşılığını verdi.



Suriye'de iç savaşın uzaması ABD ve İsrail projesiydi.

ABD, başından beri Esed'in gitmesi konusunda samimi olmadı.
Yetmedi bir de Rusya'yı Suriye'ye soktu.



Suriye'yi bir ateş topuna çevirip, Türkiye'nin kucağına bıraktılar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.